" Yarın hoca nikahıyla evleneceksin." diyen babama bakıp " Evlenmek istemiyorum." diye söylediğimde üzerime gelen babamdan korunmak için kollarımla bedenimi korumaya çalışsam da aldığım darbeler fazlasıyla canımı yakmıştı. Annemin beni kurtarmak için babamı kolundan çekiştirmeye başlasa da nafile. Gözlerini hırs bürümüş olan babamın aklında evliliğimin sağlayacağı çıkarlar vardı.
"Aman bey ödüreceksin kızı. Yarın onu çürükler içinde gördüklerinde ne söyleyeceksin Halit Ağaya? O artık bize emanet edildi."
Babam anneme hak vermiş olacak ki ardarda indirdiği darbeleri bırakıp koltuğuna geri dönmüştü. Annemin yardımıyla ayağa kalkıp, cılız sesle dudaklarımdan asla söylenmemesi gereken sözler çıkmıştı.
" Herkes ağabeyimin silahtan çıkan kurşunun öldürdüğünü söylese de ağabeyimi sen öldürdün. Onu o kurşunların önüne sen ittin. Sırf para yüzünden."
Babam yerinden hışımla kalkıp tekrar bana vurmaya yeltendiysede annem beni adeta sürükleyerek odama getirdi.
" Susmak nedir bilmez misin sen? Öldürtecek misin kendini?" diyen annem aynı zamanda üstümü çıkartıp bedenimde oluşan yaralara pansuman yapmaya başlamıştı.
"Susmak mı? Neden anne. Neden hep susmak zorundayız. Onlar istediler biz yaptık. Ne kadar daha susacağız. Kız kısmı okumaz diyip okula göndermediniz. Sustum! Kız olduğum için beni avludan dışarı çıkartmadınız. Sustum! Şimdi ise beni evlendireceksiniz. Nasıl susmamı istersin benden." sözlerim cevaplanması gereken sorular değildi. Sorguluyordum sadece. İçimde bir yerlerde kabaran isyan artık dışarı vurmaya başlamıştı.
" Bizim gibilere konuşma hakkını verirler mi sanıyorsun." diyen anneme hayretle bakmıştım. İlk defa benimle dertleşiyor gibiydi. Onun o kara gözlerinde bir sis perdesi görmüş olsamda artık umursamıyordum.
" Hak mı? Hangi hak. Konuşmamız için birilerinin iznine mi ihtiyacımız var anne?!"
Annem elindeki kremi ve pamuğu, elbiselerimi koymak için kullandığım ceviz ağacından yapılmış eski, rengi solmuş işlemeli sandığın üzerine koyup; uzun geceliğimi giyindirmeye çalışırken " Burada kadınların konuşması diye bir şey yok. Bizim sözümüzün anlamı yok.."
Başımı yastığa koyarken anneme cevap vermekte gecikmemiştim. " Saçma! Konuşmak yerine susmayı tercih ettiğiniz için daha fazla üstümüze gelip kadınları susturmaya başladılar."
" Artık çok geç. Neyse, bunları konuşma, bahsetme bile. Uyu..." annem biraz duraklayıp sonra konuşmasına devam etti. " Yarın nikahın var."
5 yorum:
Çok tatlı bir bloğunuz var ve temanızı çok sevdim. Bende yeni bloğumla aranızdayım, destek ve yorumlarınızı bekliyorum. Takipteyim,sevgilerimle. :)
Ne güzel kaleme almışsınız. Maalesef bayanlar toplumda itilmeleri sus sen konuşamazsın baskısı şiddet :( daha bir sürü şeylere maruz kalıyorlar..
Sizi takibe aldım . Bana da beklerim. Sevgiler
çok etkileyici yaaa. hüzünlü de. bizim ülkenin halleri yaa. var böyle çok aileler maleselef. yazık bizim ülkeyeee.
Ne kötü bir kader insanın evleneceği insanı seçememesi :( kadınları mal gibi gören zihniyetlere son ! güzel bir anlatımdı, teşekkürler.
rafaelaybuke:
Hoşgeldiniz :) teşekkür ederim..
Yorum Gönder
Yorumunuz değerli:)
Link paylaşılan yorumlar yayınlanmayacaktır..