9.01.2017

Mandalina-Tekrar yayın blogdaki ilk hikayem :)



Sokağın başındaki telefon direğinin başında oturmuş gelen geçene bakıyordu. Yanındaki poşette üç beş mandalina. Evden çıkmadan annesi tutuşturdu eline. O inatla almak istemese de şimdi keyifle mandalinaları yiyordu. Hafif esen rüzgar, neredeyse yağmak üzere olan yağmur ve uzaktan beliren kara bulutlar gecenin ketum geçeceğinin habercisiydi. Yeşilimsi turuncumsu renk cümbüşüyle kaplı mandalina kabuğunu soyarken yanına koşarak gelen arkadaşının ona seslenmesiyle başını sesin geldiği tarafa doğru kaldırıp baktı. Uzun saçları yağan ince yağmurdan kıvır kıvır olmuş, yolda koşarak geldiği içinse paçaları çamura bulanmıştı. Biri rengi solmuş olan tamamen çamura bulanmış kırmızı terlik diğer ayağında ise önü yırtık kara lastik.." Ba..bam gel..cek ş...şim.di." Elindeki gazete kağıtlarını acele ile arkadaşına verdi. Koştuğu için nefes nefese kalmış cümlesini zor tamamlamıştı. Arkadaşının istediği gazete kağıtlarını verdiği gibi geldiği yoldan koşarak eve gitti. "Zeyneeep!" diye bağırsa da Hülya, arkadaşı çoktan köşeyi dönmüş, yoldan kaybolmuştu. Halbuki yanındaki poşette duran büyücek ve yediği mandalinaların en güzelini arkadaşına vermek için ayırmıştı. Elindeki gazete kağıtlarını katlayıp kazağını kaldırıp  karnının üstüne koymuş, ıslanmasın diyede kazağıyla kağıtları korumuştu. Poşetteki mandalinayı da geçen sene annesinin ördüğü hırkasının cebine koyup eve doğru koşmaya başladı.

Eve geldiğinde ıslanan hırkasını sobanın yanındaki sandalyeye kuruması için asıp doğruca odasına gitti. Gazete kağıtlarını yatağının altına, güvenli sığınağına koymuştu. Çamur olan kıyafetlerini de çıkartıp temiz olan kıyafetlerini giyinmiş ısınmak içinde sobanın yanına geçmişti. Televizyonda çizgi film izleyen dört yaşındaki kardeşi ablasının evde olduğunu bile fark etmemişti. Odaya saçılmış oyuncaklar ve elinden hiç düşürmediği, babasının ona aldığı, demirden polis arabası.. Kanepeye yüz üstü uzanmış televizyon izleyen kardeşine yanaşıp onu kucağına alıp kollarından yanaklarından ısırıp kardeşini gıdıklamaya başlamıştı. Kardeşinin kahkahası evde yankılanması bütün ailenin huzur kaynağıydı. O güldüğünde onunla birlikte herkes gülüyordu. "Duy yapma ablaaa!" diye bağıran kardeşini dinlemeyip " Seni bücür bir daha benim kalemlerimi kemirecek misin ha söyle bana" diyip kardeşinin cevap vermesi için onu gıdıklamayı durdurdu. Derin nefes alıp veren kardeşi sonunda " Yok, kemiymiycim" desede biliyordu ki ne olacağını Hülya.  Kardeşini yere indirdikten sonra ondan kaçıp annesine sığınan Emre'nin şirinliğine gülüp odasına gidiyordu ki işten gelen babasının elindeki poşetleri alıp mutfağa bırakmıştı. Babası Emreyle oynarken hızlıca akşam yemeği için annesiyle masayı hazırlamış, yemekleri ısıtmış, babasının getirdiği taze ekmekleri kesip ekmek sepetine koymuştu. Her zamanki gibi hep birlikte kahkaha ve hoş sohbetle, gün içinde neler yaptıklarını birbirlerine anlatıp yemeklerini yiyordu. 

Hülyanın şen şakrak yemek yediği saatlerde Zeynep akşam üstü dışarı çıktığı için babasından dayak yiyordu..


Bayan Hohori Yazıyor..
İlk hikaye, ilk başlangıç, ilk heyecan, ilk tebessüm.. 
Ne zaman başlar ne zaman biter bilemeyiz olayları. Benim böyle bir hikayeyi yazmayı ve sizinde böyle bir hikayeyi okumayı beklemediği gibi.. 
Gülmek en güzel makyajdır yüzde. Hiç makyajımızı temizlemeyelim o halde.

Yazmak.. Tutku gibi değil ama tutkuya benzer benim için. Özgürlük... 
Sınırları geçmeden ama sınırları zorlayarak. İşte tam anlamı bu, özgürlük. 
Özgürlüğün sözlükteki anlamıyla hem kesişen hemde örtüşen. 
Yazmak sadece özgürlük.. Ruhu dinlendiren şarkı gibi. Yarım kalmış, huzur kokan şiir gibi.. 
Yazısına final vermiş yazar gibi.. 
Yazmak işte bu.. Özgürlük ve mutluluk... 

Yazarken özgür olan, özgürlüğüyle mutlu olan, bir yudum kahvede huzur bulan Bayan Hohoriyim ben. Kim diye soranlara Bayan Hohori dersiniz... 

Başlık hikayenin gidişatına göre değişecektir...

Okumak isteyenler için diğer bölümler...
2. bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5.Bölüm

2 yorum:

Ebemkuşağı dedi ki...

Ne güzel bir kaleminiz var. Diğer bölümlerini de okudum. Farkındalık oluşturan, mesajlar veren güzel bir hikaye olmuş. Her bölümde keşke bunlar yaşanmasa dedirten sahneler var. Kaleminize, yüreğinize sağlık...

Bayan Hohori dedi ki...

Ebenkuşağı;

Beğenmenize çok sevindim. Elimden geldiğince bir şeyler anlatmaya çalışıyorum.. Bu arada Garip Hanım adlı hikayeyi de seveceğinizi düşünüyorum :)

Yorum Gönder

Yorumunuz değerli:)
Link paylaşılan yorumlar yayınlanmayacaktır..

 

BAYAN HOHORİ YAZIYOR. Published @ 2014 by Ipietoon