11.28.2016

MANDALİNA 5





Koltuğun kenarına oturmuş boş boş bakıyordu. Annesiyle babasının konuştuklarını dinlediğinde dünyası başına yıkılmıştı. Canı yanıyordu, Önünde duran kardeşine bakıyor, hiç bir şey düşünmüyordu.  Zihninde babasının, annesine dediği " Hastaneden iyi haber gelmedi Cemile. Zeynep öldü"  cümleleri yankılanıyordu.  En yakın arkadaşı artık yoktu.  Hülya Zeyneple birlikte konuşmaları dolanıyordu aklında. Karma karışıktı Hülya. Doğru düzgün düşünemiyordu.

"Doktor olacağım ben, bak görürsün." demişti okula aşı yapmaya gelen hemşireye bakarak. Birlikte aynı sırada oturuyorlardı Hülya ile Zeynep. Hülya Zeynep'e bakıp " Bende bir şeyleri tamir edeceğim. Babam demişti bana ne mesleği olduğunuda unuttum şimdi. "demişti Hülya Zeynep'e. 
"Neden doktor olmak istiyorsun ki, sen korkarsın iğneden"
" Ben yaralıları iyileştireceğim. Onlara ilaç yazacağım. Hem dayak yiyenleri korurum öyle.

Kemal bey kızının yanına oturmuş kızına sarılmıştı. Hülyanın gözlerinde ki ıslaklığı silip kızını öptü. Hiç bir şey söyleyemiyordu kızına. Ne söyleyeceğini bilemiyordu. Hülyanın çoktan gerçeği anladığını biliyordu Kemal bey. Açık olan televizyona bakıyorlardı ikiside. Uzun kızıl saçlı bayan spiker bugün yaşadıkları olayın haberini sunuyordu ekranda.

 " Yine kadına şiddet ve yine bir kadın cinayeti. Cinnet geçiren eş hem eşini hemde kızını öldürdü. On üç yaşındaki Z. kaldırıldığı hastanede hayatını kaybederken D. olay yerinde hayatını kaybetti. On üç yaşındaki Z'yi dövdükten sonra bedeninde oluşan ciddi yaraların üzerine sobanın üzerinde kaynayan suyu döktü babası." 

Haberin hemen ardından ekranda beliren kadınlar" Kadına şiddete hayır! "diye bağırıyorlardı. Zeynep'în ve annesinin fotoğrafı ekranda gösteriliyordu. Televizyonu kapattı Cemile. Kızının ayaklarının dibine oturdu,  kocasının elini tuttu, oğlunu kucağına aldı. Yapabildikleri tek şeyi yaptılar. Hep birlikte ağladılar.

"Hülya Hanım babanız geldiler." diyen sekreterine " Beklesin" deyip telefonu kapattı. Karşısında duran genç kızın ağlamasının bitmesini bekliyordu. Her nefes alışverişinde teşekkür ediyordu genç kız. Henüz on yedisinde olan kıza tecavüz eden kişiye savcıların en ağır cezayı vermelerini sağlamıştı Hülya.  Genç kızla konuşmuş onun psikolojik destek almasını sağlamıştı.. Genç kız Hülyaya sarılıp ağlamaya devam ediyordu. O ağladıkça Hülya masasında duran objelere bakıyordu. Aklına geçmiş geliyor o da ağlıyordu. Genç kızı omuzlarından tutup kendinden uzaklaştırdı. " Sen ne zaman istersen ben hep burada olacağım. Telefonum sende var. Saat kaç olursa olsun arayabilirsin." demişti Hülya. Genç kız annesiyle birlikte bürodan ayrıldıktan sonra içeriye babası " Ooo Avukat Hülya Hanım, babanızı da bekletiyorsunuz demek." deyip içeri girmişti. 

" Kusura bakma baba müvekkilimle konuşuyordum." deyip babasına sarılıp masanın karşısında duran siyah deri koltuğa oturmuşlardı. 

" Eve gitmeden önce anneni aradım." Hanım bir şey lazım mı?"  diye sordum. Annen " Valla bey Hülyayı al gel. Gelmezse kulağından çek getir. Avukat filan dinlemem, kızımı özledim ben" dedi bana. Yani kızım emir en üst merciiden." deyip birlikte güldüler

Hülya askılıktan ceketini ve çantasını alıp çıkarken gözleri tekrar masada duran gazete kağıtlarından yaptığı çamura bulaşmış abajura ve mandalinalarla dolu tabağa baktı. Masanın üzerinde duran yazıya ilişti gözleri AV. HÜLYA ZEYNEP YILMAZ. 

O zamandan beri Zeynep Hülya oldu. Zeynep gibilere yardım etmek için doktor olmak istedi. Vazgeçti. Zeynep gibilere zarar verenleri yok etmek istedi, ceza vermek istedi, ceza almalarına sebep olmak istedi avukat oldu. Bazen canı çok sıkıldığında evine kapanır evde bozuk olan şeyleri tamir eder dururdu. Eşi ve oğlu ile kocaman dünyasında kötülüklerle savaşıyordu. Eşi onu savaşçı avukatım diye seviyordu. Hoşuna gidiyordu Hülyanın, eşinin onu böyle sevmesi. Ona neden avukat olduğunu hatırlatıyordu. Unutmuyordu gerçi, unutamazdı.. 

Bürosunun kapısını kapatıp babasıyla birlikte dışarı çıktılar. Arabaya binip eve doğru yol aldılar. Eve gitmeden ekmek ve yemek sonrası yenmesi için birkaç çeşitte meyve aldılar. Eve vardıklarında sofra kurulmuş, diğerleri onların gelmesini bekliyorlardı. Hülya oğlu Mert'i kucağına almış, öpmeye başlamıştı. Eşi de babası gibi polisti. Gece çalışacağı için yoktu masada. Ailecek akşam yemeklerini yediler. Kurallar hala aynıydı. Akşam evde televizyon açılmazdı. Telefonlar bırakılır sohbet edilirdi. Şimdi olduğu gibi. Hülya oğluyla oynuyordu, Emre sınavı olduğu için odasına gitmişti. Babası, annesinin ona soyup verdiği meyveyi yiyordu.



-SON-

Evet Mandalina adlı hikayenin de sonuna geldik. Benimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederim. Umarın beğenmişsinizdiz.  Kadına, çocuğa diye ayırmayacağım, ŞİDDETİN her türlüsüne hayır. Yaşanan şiddete susup izliyenlere gelsin.. Eğer komşular o akşam bir şeyler yapsaydı Zeynep ve annesi yaşayacaktı. 

14 yorum:

A.Z. Yazar dedi ki...

İnşallah nice hikayelerde birlikte olalım kalemine sağlık:))
Ama şu şiddet, iyiler susmasın ne olur. İyiler sustukça çoğalacak kötüler. Ve inanırım ki Allah'ın adaleti şaşmaz...

Makbule Abalı dedi ki...

Bu konu daha çok, daha sık işlenmeli, gündemden düşürülmemeli.
Gücünü kaba kuvvetten, şiddetten, kötü niyetten alan, merhametsiz, vicdansız herkes hak ettiği cezayı bulmalı. Yasalar caydırıcı olmalı.

Adsız dedi ki...

Efendim çok güzel bir hikayeydi, hikayeleriniz devamını merakla bekliyorum! :)

ipektenrenkler dedi ki...

Çok güzeldi. Bu güzel hikaye için teşekkürler. Yeni hikayeleri bekliyoruz :)

Elif dedi ki...

Diğer her şeyden, daha büyük daha güçlü olduğunu zanneden insanlardan nefret ediyorum o.O

Bayan Hohori dedi ki...

Büşra Gürbüz;

İnşallah canım :)
Kesinlikle öyle Allah cc. adaleti şaşmaz.

Bayan Hohori dedi ki...

Makbule Abalı;

Evet, cezasını en hakkettiği şekilde bulmalı. Lakin blogger platformu ne kadar etkili olur bilemiyorum. Bu konu daha göz önündeki mecralarda kişilere bilgilendirilmeli. Yorumunuz için teşekkürler :)

Bayan Hohori dedi ki...

Gazeteci N.G;

Okuduğunuz için teşekkürler efendim :)

Bayan Hohori dedi ki...

Elif İpek Durmaz;

Güzel yorumlarınla beni yalnız bırakmadığın için teşekkürler. :)

Bayan Hohori dedi ki...

Elif;

Nefret çok güçlü duygudur. Bu duyguyu hak ediyorlar..

deeptone dedi ki...

herkes senin gibi yazsııın yaaa :)

Bayan Hohori dedi ki...

Deeptone;

Çok teşekkür ederim ♥

Hikaye Kalpli Kadın dedi ki...

Çok güzel bir hikayeydi. Çok güzel mesajlar verildi. Dilerim daha büyük kitleler de ulaşır. Birileri ders alır. İnan doyamadım okumaya. Saat dörde geliyor şu an ama başlayınca kopamadım işte. Yeni hikayelerini merakla bekliyorum. Sevgiler 😊

Bayan Hohori dedi ki...

Hikaye Kalpli Kadın;

Umarım mesajlar en doğru kişilere ulaşır. Dileğiniz için çok teşekkür ederim. Sevgiler:)

Yorum Gönder

Yorumunuz değerli:)
Link paylaşılan yorumlar yayınlanmayacaktır..

 

BAYAN HOHORİ YAZIYOR. Published @ 2014 by Ipietoon