Elinde tuttuğu çay bardağı elini artık ısıtmıyordu. İlkbaharın ısıtmayan bir gününde içini ısıtmak için kendine çay yapmıştı ama sadece ellerini ısıtmakla yetinmişti. Gözleri önüne düşen saçlarını eliyle itelemekten de bıkmıştı. İçinde hem değer verdiği her şeyin hemde o değerin değersizliğiyle oluşan bir hüzün vardı. Aklı başına gelmişti. Hayatın en değerli öğretilerinden yararlanmıştı sanırım. Acı öğreti.
Sahi hayatın öğretilerini nasıl ayırabiliyoruz? Bilmiyorum ama şu an acı ve tatlı diye gruplandırmak istiyorum. Başını aşağı yukarı sallarken “ Evet, acı ve tatlı. “ diyerek kendini onayladı. “ Kesinlikle böyle olmalı.” diye devam etti iç sesi.
Pencerenin önünde durmuş gelen geçeni izliyordu. Elinde ekmekle hızlı hızlı evine giden adam takılmıştı gözüne. Tişört giyen adamı görünce dışarısının soğuk olup olmadığı takıldı aklına. Ya hava soğuktu- ki kendisi üşüyordu ya da sıcaktı ki adam tişört giyinmişti. Bunları düşünedururken adamın peşinden bakıyordu. Ellerini ovuşturdu “ hayır, hava soğuk, ellerim buz gibi oldu.” dedi yükses sesle sanki karşısında biri varmışçasına. Pencereden bakmaktan vazgeçip az önce kalktığı koltuğa oturmadan önce kendine yedinden çay koymak için mutfağa geçti. “Sende gel.” dedi yalnızlığına. Bir demde sana vurayım. Elindeki soğuk çayı lavobaya döktüp yenisini koymuştu. Çayı çok sıcak içmeyi sevmiyordu. Çay kaynar kaynamaz ocağı kapatır, öylece soğumasını beklerdi. Küçükken ağzı yanmıştı çünkü. Daha küçükken ayrılmıştı yolları aslında. Kahve adamıyım ben derdi. Ama kahveyi de soğuk içerdi. Sanırım o yanmışlık kendisinde acı bir hatıra bırakmıştı. “ Evet evet, acı hatıra” dedi başını aşağı yukarı sallayarak kendini onaylarcasına.
Geçenlerde arkadaşının kendisine sorduğu o soru geldi aklına. “ Duyguların kaynağı nedir?”. O zaman ona “hüzün, mutluluk sevinç.. “ gibi kelimeler saymıştı ama arkadaşı ona “ bunlar duygunun ta kendisi. Ben sana kaynağını sordum.” demişti. Koltuğuna oturup sesi tamamen kısılmış televizyona bakarken “ Yaşanmışlıklar veya yaşamayı umut ettiklerimiz duygularımızın kaynağı” diyiverdi iç sesi. Başını aşağı yukarı salladı hızlı hızlı “ yaşanmışlıklar” dedi sesli sesli. Sonra bir kahkaha savurdu, sesi odada yankılandı. Yankılanan sesine daha çok güldü. O kadar çok güldü ki gözünden tek bir damla yaş düştü. Ve ekledi “ Sanırım duygunun sonucuda belli.” dedi elinde hisettiği ıslaklığa bakarak.
😊😊
12 yorum:
vav gönlüne sağlık içim ısındı okurken ne kadar güzel yazmışsın öyle... çay çok severim bende 😊🌼 gönlüne yüreğine sağlık sevgiler canım benim 😊🌸
Sessizkaldım;
Çok teşekkür ederim 😄 çay muhabbetsiz olmaz ama 😊
Çayı soğuk içmeniz kötü olmuş. Geçmiş olsun.
Son paragraf çok iyiydi beğendim özellikle duygunun sonuncunun göz yaşı olması
Sanatlı Pencerem;
Çayın yanında muhabbet sıcak oluyor ama :) teşekkür ederim 🌼
:) ay üzülsem miii gülsem miiii bilemediiim :) bir tatlı keder olmuş. yani yine güzeeel :)
Yalnız insanların kendi içlerinde başlayıp biten eğlenceleri vardır der Oğuz'cum Atay. Hüzünleri de öyle.
Deeptone;
Hep gülelim deep 💫
Gizli Özne;
İnsanın içi tam bir karmaşa,kişi kendisi bile çözemiyor kendisini.. Yorumunla tat kattın teşekkürler 🍀
solmayan ümüt yazıma baksan yaaa, senin de adın geçiyooo :)
deeptone;
geç gördüm deep :( hemen bakıyorum..
https://sadevederin.blogspot.com/2020/06/sevil-cevirgen-ve-kitapyurdu.html
bu yazımı da okuuuu, geçen haftakiiii :)
Deeptone ;
Baktım bile :)
Yorum Gönder
Yorumunuz değerli:)
Link paylaşılan yorumlar yayınlanmayacaktır..